Tak Sepeti Koluna- Adana- 2012
Tak Sepeti Koluna- Adana
Adana Sofrası
Adana’dan ve TuzEkmek mutfağından bir Zen geçti.
Sevgili Tijen Hanım ve Kanal 24 ekibi geçen Salı(10 Ocak 2012) ilimiz Adana’ya geldiler ve bir şıklık yapıp, TuzEkmek mutfağına da konuk oldular.

Adana’ya gelip, çekim yapacaklarını öğrenince çok mutlu olmuştum, programın bir bölümünde de bulunmam istenince memnuniyetle birlikte büyük heyecan yaşadım. İki(Gaziantep- Hatay) ilin mutfağı arasına sıkışmış gibi duran ilimizin sadece bir kebap diyarı değil, ev yemeklerinin de olduğunu göstermek istedim.
Adana Osmanlı İmparatorluğu zamanında Girit, Rumeli, Kafkaslar, Kırım ve Ortadoğu’ya kadar olan birçok bölgeden göç almış, bunu da mutfağına yansıtmıştır. Yemeklerde bu çeşitliliği rahatlıkla görebiliriz.
Adanalı olmayınca, sadece okunanlar, görülenler ve yenenler yetmiyor. Bir de bunları layıkıyla yapabileceğimiz Adanalı arkadaşlarımın olması gerekiyordu. Beni hiç kırmadılar ve birlikte bir Adana sofrası kurmaya çalıştık. Sevgili Sevgi İlhantekin ve Taciser Çoşan’a çok teşekkür ediyorum.
Bir hafta -10gün menü sıralaması, neler uygun olur konuşmaları ve Tijen hanımla yaptığımız onlarca mesajlaşmadan sonra bir taslak oluşturduk ve sıra uygulamaya geldi

İki gün boyunca TuzEkmek mutfağından kokular eksik olmadı. Neler mi yaptık;
Tarhana Çorbası; Bu çok özel çorbanın en önemli özelliği içerisinde olan minik içli köfteler.
Analı Kızlı; Çok bilinenlerden birisi… Hazırlanan salçalı et suyuna atılan küçük içli köfteler ve boş köfteler…
Sarımsaklı köfte ve içi ıspanaklı içli köfte; İnce bulgurla yoğrulan köfteler küçük parçalar halinde sıkılıyor bunun yanında ıspanaklı içi hazırlanıp kişi sayısı kadar da içli köfte yapılıyor ve bu köfteler haşlandıktan sonra üzerine illa ki sarımsaklı domates sos yapılıyor.
Mantaş kabaklı, içi pazılı içli köfte; Kabaktan reçel ve ekşili yemeği yapılıyor. Patatesli köfte olurda kabaklı olmaz diyerek yapıldı.

Kuru Dolma; Yazdan özel yöntemlerle kurutulan Adana patlıcanları soğansız içle doldurulur. Üzerine özel sosu dökülür.

Taze Kırmızı Biber dolması; kuru dolma benzeri gibi yapılır.
Humus; nohut ve tahinle yapılır(sarımsak limon ve kimyon olmazlarındandır).
Lahana Dolması; Nohut ve pirinçle doldurulup üzerine tahinli sos dökülür.
Marul Tarator; Marul, tahin, sarımsak ve yoğurt ana malzemeleridir.
Domates cacığı; Adana’nın Aladağ ilçesine özgü bir salatadır.
Biberli ekmek; Bölgede çok bilinen ve sevilen bir hamur işidir.
Karakuş; Birçok tatlıyla birlikte sevilen bir tatlıdır.
Harnup helvası;
Turşu; Yazdan yaptığım değişik dolma ve sebze ve meyve turşuları…
Kaynar; Bir adı da loğusa şerbeti olan 7 çeşit baharatın karışımıyla yapılan sıcak- soğuk içecek. Üzerine mutlaka dövülmüş ceviz serpilir.
Şalgam suyu; En meşhurlarından.
Nogay çayı; Sütlü çay üzerine tuz, karabiber ve tereyağı ilave ediliyor.
Bu yapılanlar sadece bir kaçı bilindiği üzere…
Tijen hanım, yazılarından ve kitaplarından verdiği intibanın çok üzerinde samimi, içten ve mütevazı birisi… Çok doğal ve karşısındakini de rahatlatan bir sakinliği var ve bu da çevresine yansımış. Huzurlu bir çalışma ortamı sağlanıyor. Teknik ekip(Tunahan İlbars, Fuat Şahin ve Güven bey) çok profesyonel ve eksileri olumluya çeviriveriyorlar. Hepsine buradan teşekkür ediyorum.
Sözlü ve sözsüz çekimler bitip de soğumuş yemekleri hep birlikte tatlı bir sohbetle yememiz de ayrıca görülmeye değerdi.
Adana ile ilgili Tak Sepeti Koluna programı 18 Ocak 2012, Çarşamba günü saat 20 00 de Kanal 24’de yayınlanacaktır.
Bu heyecanımı tüm dostlarımla paylaşmak istedim.
Zaman içerisinde soframızda yer alan yemekleri detaylı tarifleriyle sizlerle paylaşacağım.
Not; Bir konuyu da sizlere belirtmeden geçemeyeceğim. O gün telaşten bana lazım olabilecek resimlerin çoğunu çekemedim. Sağolsun Tijen hanım” endişe etmeyin, ben gönderirim.” demişti. Dediği gibi yaptı ve gönderdi. Resimler onun makinasından olup, çekimleri de kendisine aittir.
Benzer Yazılar
Harnup helvası, Karaisalı -Adana
Karaisalı- Adana
Harnup- Keçiboynuzu Helvası tarifi
Harnup- Keçiboynuzu Helvası nasıl yapılır? 
Hafta sonunda yağmur, yağış demeden Adana’nın güzel ilçesi Karaisalı’ya gittik.
Karaisalı, Adana’ya 52 km mesafede olup, kuzeyinde bulunmaktadır.
Bölgede çırnıp diye adlandırılan genelde keçiboynuzu ve harnup olarak da adlandırılan meyvenin ununu ve pekmezini yapan Şehirli Ali’nin oğlu 76 yaşındaki Mehmet emmi‘yi ziyaret ettik.
Keçi boynuzu, çekirdeği ile oynanamayan nadir bitkilerden birisi ve ağırlığı değişmiyor 4 tanesi bir dirhem geliyor, bu da 3 gr’a karşılık. Daha çok kıymetli taşları tartmak için kullanılırmış, eğer bir kişi 2 dirhemlik bir şey alırda satıcı bir çekirdek daha atıp tartarsa bu, alan kişinin itibarının yüksek olduğunu gösterir. Normalden fazla giyinip, süslenen kişilere de ” iki dirhem bir çekirdek” denmesi de buradan gelmekte imiş.
Keçiboynuzu birçok sanayi kollarında kullanılıyor. Bunlardan bizi ilgilendiren kısmı ise gıda sanayisi; kabarma etkisinden dolayı dondurma yapımında kullanılıyor. Bayatlamayı önlediği ve yumurtadan tasarruf etmek için ekmek ve pasta yapımında kullanılıyor. Düşük kalorisi ve kolestorol bulundurmaması nedeniyle kakao içeriği olan birçok gıdaya destek veriyor.
Bunlar sadece bir kaçı…
Faydalı bir bitki olarak da sindirim bozukluklarına, diş ve diş eti rahatsızlıklarına ve yüksek enerji potansiyeli nedeniyle doğal doping olarak kullanılıyor. Bitkilerin şifalı bilgilerini paylaşmak benim için biraz korkutucu geliyor, kimseye kullanmaları için herhangi bir öneride bulunmuyorum sadece kısa bir bilgi olarak vermeyi tercih ettiğimi,
belirtmek isterim.
Mehmet Emmi, Karaisalı’nın Aşağı Yirikler(Kel köy) köyünde 60 yıllık eşi Sıdıka teyze ile yaşıyor.
Mehmet Bey, zamanında patos yapan makineler kullanan, makineden iyi anlayan bir çiftçi…
Yaşına rağmen çalışmaktan korkmayan, birileri versin diye beklemeyen çalışkan mı çalışkan birisi…
Neler mi yapmış? Keçiboynuzunu öğütüp un haline getirecek bir dizi makine yapmış kendi kıt imkânları ile…
Çevrede bolca bulunan keçiboynuzunun özellikle aşısızını(aşılısı suyu bol veriyor ama lezzetinin az, olduğunu söyledi) toplayanlardan alıp, onları çekip önce irili ufaklı un haline getiriyor, ardından soğuk su ile bir gece ıslatıyor. Islatılmış keçiboynuzu sabaha kadar o suyu çekiyor. Ertesi sabah sıcak su verip kendi yaptığı makineden sıkıyor ve toplanan harnup suyunu odun ateşinde 8 saat kaynatıp, pekmez haline getiriyor.
Pekmezin tadı anlatılmaz, tadılır.
Daha bitmedi makineden çektiği harnubu eleyip, ununu elde ediyor.
Bu undan ne yapıldığını sorarsanız muhteşem bir çay oluyor. Harnup unu ve pekmeziyle, kavrulmuş küncü(susam) yoğrulup, misler gibi kokan helvası yapılıyor.
Kim yapıyor derseniz; tabii ki Sıdıka teyze…
Harnup helvası
Ocak önünde küncüyü kavurmakla işe koyuluyoruz.
Kavrulan küncü tepsiye alınıp, soğutulur ve elenir.
Elenen susam- küncü havanda dövülür.
Bu da özel küncü havanı,
Sıra geldi üçlüyü bir araya getirmeye…
Pekmez ilave ederek uygun yumuşaklıkta güzelce yoğruluyor.
Kaşık şeklinde basma zamanı geldi(kaşık helvası).
Bu tür yiyecekleri yemenin tam zamanı, soğuk günler geçerken enerji deposu tatlıyı
ve çayı severek yiyip, içeceğinizi düşünüyorum.
Çayı yapmak için, demliğe bir miktar harnup unu üzerine de kaynamış su doldurulur. Çaydanlığın altındaki su kaynarken demliğin ağzı kapatılıp bir süre demlenmesi beklenir, süzülüp ikram edilir. Yeterince şekerli olduğu için ayrıca şekere gerek kalmıyor.
Sizlerle ilginç bulduğum bir yufka dolabının fotoğrafını da paylaşmazsam olmaz.
Yurdumun insanı her zaman yaratıcı ve çalışkan…
Sıdıka teyzeye ve Mehmet emmiye sağlıklı bir ömür diliyorum ve teşekkür ederim.
Bu tanışmaya imkan hazırlayan emekli öğretmen İlhan Bilaloğlu’na teşekkürleri bir borç bilirim.
Benzer Yazılar
Hurma Kompostosu
Hurma Kompostosu tarifi
Hurma Kompostosu nasıl yapılır?
Buzdolabımda yaz, kış eksik olmayan yemeklerden biri zeytinyağlılar, bir diğeri ise mevsimine göre kompostolar…
Yaş ve kuru meyvelerle her çeşidini yapmayı ve tüketmeyi severiz. Bu defa yaptığım kompostoyu belki hiç duymadınız. Hurma kompostosu.
Bu içeceği, Adana’da tanıştığım bir arkadaşımdan öğrendim.
Bugünlerde Merkez Park’taki hurmaların meyveleri dökülmeye başladı. Bizde olmuş mu olmamış mı diye bakarken, arkadaşım annesinin bunlardan komposto yaptığını söyledi. İyi ki de söylemiş, çok lezzetli bir içecek oldu.
Tam olgunlaşmayan hurmalar, bulunduğunuz yerde varsa sakın beğenmezlik yapmayın. Onları toplayın ya benim gibi kompostosunu yapın yada karanlık bir yerde bir örtünün üzerine serin, göreceksiniz nasıl olgunlaşacaklar. Her ikisini de yaptım. Olgunlaşanların hepsini hemen tüketmek zorunda değilsiniz. Bir torba içerisinde buzlukta tutabilirsiniz. Arada meybuz gibi yiyoruz.
Kompostoya bir parça tarçın kabuğu da attım. Tadı, rengi çok güzel oldu.
Malzemeler
15-20 adet taze hurma
1 Türk kahvesi fincanı toz şeker
1 adet çubuk tarçın(işlenmemiş tarçın kabuklarından almaya dikkat edin, lütfen)
2-3 lt içme suyu
Yapılışı
Meyveleri yıkayın.
Bütün işlemi basınçlı(düdüklü- bu tanımlamayı çok seviyorum) tencerede yaptım.
Meyveler, şeker, tarçın kabuğu ve suyu tencereye koyup, kapağını kapatın. Önce orta ateşte, buharı çıktıktan sonra kısık ateşte 15- 20 dakika pişirin.
Piştikten sonra içindeki tarçını alıp oda sıcaklığına gelmesini sağlayın.
Soğuduktan sonra şişelere doldurup buzdolabında saklayın.
Afiyet olsun.
Not: Olgunlaşmamış hurma, buruk ama çok tatlı. Şeker miktarını azaltıp, çoğaltmak size kalmış. Az bulunursa piştikten sonra da ilave edilebilir.
Yanında tavuklu- nohutlu pilav bir güzel gidiyorJ)
Hurma kompostosundan önce yaptığım hurma macunu da bir harika olmuştu, nerdeyse bitmek üzere…
Yemeklerimizin her biri yadigarı… Unutulmaması, yaşatılması dileğiyle…












































Son Yorumlar